Köpeğin İşemek ya da İşememek

Köpeğin İşemek ya da İşememek

İşte bütün mesele bu. Köpeğiniz tuvalet eğitimini umursamıyorsa öncelikle kabul edin köpekler çişe bayılır. İnsanlar büyük ölçüde sözlü ve yazılı dille iletişim kurar. Köpeklerin ise bir kaç farklı yöntemi vardır. Onlar vücut dilini kullanırlar. Ardından geniş vokal çeşitliği ile sesli iletişim gelir. Kokuyla iletişimde ise ağız kısmının, kulak ve kuyruk bezlerinin, vajinal ve anal sekresyonlar ile özellikle yapılmış idrar ve dışkının koklanmasıyla köpekler sayısız bilgi alış verişinde bunabilirler. İdrar ile işaretleme, bölgesel mülkiyet ve seksüel çekicilik gibi çok önemli amaçlara hizmet eder. Bir köpek başka bir köpeğin idrarını koklayarak yaşını ve belki de kimliğini tanımlayabilir. Testosteron erkek idrarının erkek gibi kokmasını sağlayan hormondur. Yavru köpeklerdeki çok düşük testosteron dört beş aylık olduklarında artmaya başlar. On aylıkken zirvededir ve onsekiz aylıkken normal erişkin erkek düzeylerine düşer. Bu sırada genç erkek köpeklerdeki testosteron seviyesi erişkin erkeklerden beş kez daha fazladır. Bu nedenle idrarın kokusu genç erkeğin yaşını gizleyebilir. Yavru bir köpeğin kokusu oldukça belirgindir. Vücut yapısı, rengi, davranışı ve özellikle kokusu yaşını ortaya koyar. Sırt üstü yuvarlanıp bir kaç damla idrar kaçırması erişkinlere zararsız bir yavru olduğunu anlatır: “Hey koklayın şunu. Gördünüz mü ben sadece bir yavruyum ve size hiç bir zararım dokunmaz. Lütfen canımı yakmayın.” Doğal olarak erişkin köpekler yavrulara toleranslı davranır. Ancak testosteron düzeyleri artmaya başladığında erkek yavruların davranışları erişkinlerce sınırlanmaya başlar. Arsız Yavru On aylık olduklarında genç erkeklerin idrarı hiper-erkek özelliği kazandığından diğer erişkin erkeklerde “Bu delikanlı hızla büyüyor. Sosyal düzenimizde tahta göz dikebilir. Hazır kontrolü kolayken ona patronun kim olduğunu göstersek iyi olur.” tepkisine yol açabilir. Çoğu erişkin köpek bu dönemde yavruyu biraz tartaklayarak ona sürü içindeki yerini baştan öğretme yolunu seçer. Bölgesine sahip çıkma kavramı savunmanın yanı sıra işaretlemeyi de içerir. Kurt sürülerinde yüksek konsantrasyonlu erkek idrarı sürünün bölgesi boyunca her tarafı işaretlemede kullanılır. Bu işaretleme alışkanlığı evcil köpekte de benzer şekilde mevcuttur. Farklı zamanlarda sahipleri tarafından bulundukları çevrede dolaşmalarına izin verilen köpekler üzerine yapılan bir çalışmada bu tür bir işaretleme çok belirgin çıkmamıştır. Bunun yerine sürekli dışarıda dolaşan köpekler evleri üzerindeki yolları düzenli olarak işaretlemişlerdir. Dolayısıyla çoğu işaretleme eve yakın yerlerde gerçekleşmiştir. Serbest dolaşan köpekler aktif olarak evlerinin bulunduğu bölgenin merkezini korumamışlar ve işaretlemenin bölgesel bir özellik göstermediği ortaya çıkmıştır. Evcil köpeklerde işaretlemenin bölge edinimi ve korunumuyla alakalı olduğuna dair kanıt yoktur. İşaretler diğer köpeklerin o bölgeye girmesinde belirgin bir engel teşkil etmemektedir. Kesin olmasa da köpeklerin idrarlarından birbirlerini tanıdıkları söylenebilir. Erkek köpekler diğer tanıdıkları erkekler ya da kendisininkilere kıyasla tanımadığı erkeklerin idrarlarını daha çok koklayıp üzerine idrarını yaptığı bilinmektedir. Bölgesel savunmanın muhalif göstergesinden çok evcil köpeklerin işaretlemeleri tanımadıkları bölgeleri kendi idrarıyla işaretleyerek tanıdık bir yer gibi kokmasını sağlamaktır. Benzer olarak insanlar da yeni taşındıkları evlerine kendilerine ait resimlerin asarlar. İdrarla işaret bırakma sadece erkeklere has bir ayrıcalık değildir. Pek çok dişi de işaretlerken bazısı bunu yaparken bacak bile kaldırabilir. Dişinin idrar sırasında bacak kaldırması erkeğinkinden farklı bir özellik taşır. Erkek arka bacaklarını kaldırıp dikey bir objeye nişan almaya çalışırken dişiler çömeldikleri halde sadece bir yöne doğru idrarlarını yönlendirmeye çalışırlar. Erkek köpekler özellikle de pro-österüs ya da ön österus dönemindeyse dişinin idrar kokusuna bayılır. Yine österus dişiler erkeğin idrar kokusunu severler. Erkek österus idrarı şevkle, yüzünde ciddi ve düşünceli bir ifadeyle koklar. Burada köpeğin düşündüğü şüphelidir. Beyni dururken daha çok koku nöronları çalışmaktadır denebilir. Österüs idrarı kokladıktan hatta bir miktar yaladıktan sonra erkeğin dişleri birbirine çarpmaya başlayabilir.Hayır, üşümüyordur. Bu hareket sıvı sirkülasyonunu vomeranasal organlara doğru ittiği sanılmaktadır. Koklayıp tadına baktıktan sonra muhtemelen köpek bir kaç defa dişinin idrarının üzerine kendi idrarını yapacaktır. İşediğimize sevindim Çiftleşme dönemlerinde dişiler daha fazla gezinip seksüel durumlarını ilan eden idrarları ile çevreyi işaretler. Ösrerus bir dişi, bir erkeğin idrarının üzerine kendininkini yaparsa o erkeğe daha açık bir mesaj yolluyor demektir. Buna cevap olarak dişinin idrarının üzerine kendininkini yapan bir erkek de benzerini yapıyor anlamına gelir. Ayrıca kendi idrarıyla österus idrarı gizleme amaçlı da olabilir. Bu erkek, sırrı kendine saklamayı tercih etmektedir. Üreme süresince idrar hem mesaj iletici hem de cezp edici bir özellik kazanır. Erkek ve dişi köpekler idrarın kokusunda cinsiyet, seksüel durum, hatta kimlik tespitinde bulunabilirler. Karşı cinsler arasıdaki idrar yapımı çiftleşmeyi kolaylaştıracak şekilde karşılıklı heyecan yaratan özel bir mesajlaşma yöntemidir. Dr Ian Dunbar’ın kitap ve video kasetleri için Barking Jones Associates, PO Box 111, Harpenden, Herts Al52GD, tel: 01582 715765’le kontak kurabilirsiniz.

Köpeğe GEL Komutunun Öğretilmesi

Köpeğe GEL Komutunun Öğretilmesi

Şimdiye kadar köpek sahiplerinin karşılaştıkları en büyük problem köpeklerinin çağırdıkları zaman gelmemesidir. İşler aslında kesinlikle böyle başlamaz. İyi bakılmış bir batındaki yavruları gözünüzün önüne getirin. Üretici içeri girip onları çağırdığında ne olur? İlk ilgiyi elde etmek için birbirlerinin üzerinden yuvarlanırcasına ona koşarlar. Hata iyi üreticiler eğer yavrunun ismi yeni sahiplerince belirlenmişse onu bu isimle çağırarak bu sese alışmasını kolaylaştırır. Öyleyse bu umut verici başlangıç nasıl olur da genellikle etkisini kaybeder? Sanırım cevap köpeğin sahibinin tutumunda yatıyor. Kardeşleriyle iken içeri bir insanın girmesinin yiyecek ya da oyun anlamına geldiğini öğrenirler. Böylece yavru iyi bir şeyin gerçekleşeceğini bildiğinden her çağırıldığında gelir. Saatlerce evde yanlız bırakılan, sıkıntıdan mobilyaları kemiren ve belki de halının üzerine tuvaletini yapan bir yavruya ne demeli? Sahibi eve gelir ve kızgın bir şekilde köpeğini yaptığı yaramazlıklar yüzünden cezalandırarak disipline etmeye karar verir. Halbuki köpekler anı yaşarlar ve çağrışımsal hafızaları yoktur. Köpeğin yüzündeki suçlu ifadeye dikkat çekerek kendini bir de haklı çıkarır. Aslında gördüğü korkudur. Kısa süre içinde yavru insanların yanına gitmenin halıda ne olduğunu bile hatırlamadığı bir noktaya sürüklenerek azarlandığı sonra da bir odaya kapatıldığı anlamına geldiğini öğrenir. Bir kaç hafta sonra yavru bu sefer parka götürülmüştür. Serbestçe koşturmaya ve oynayacak yeni arkadaşlar bulmasına izin verilmiştir. Sahibi bir arkadaşıyla dün akşamki tv dizisini tartışıyordur. Parkın çıkış kapısına gelirler ve yavru çağrılır. Başlarda yavru gelir ve akabinde bağlanıp eve götürülür. Kısa sürede yavru çağırılmanın oyun sonu anlamına geldiğini öğrenir. Bir dahaki sefere parkta köşe bucak sahibinden kaçmaya başlar. Yavru bunun harika bir oyun olduğunu düşünür. Hızla büyüyordur ve uzayan bacakları sahibini geride bırakacak hızı ona artık sağlamaya başlamıştır. Önce yoldan geçenlerce yakalanırsa da zamanla insanların hiç birine güvenilmeyeceğini anlar. Tamam. Bu senaryoların en kötüsü biliyorum. Günümüzde kaç köpek sahibi bu örnekte bahsettiğim gibi köpeklerinin kendilerinden korkmasını sağlayacak kadar aptal ki? Yine de kaç köpek sahibi köpeklerinin çağırılınca gelmeye gerçekten eğitecek fırsatı kendine tanıyor? Tüm bunlardan sonra bir köpek sizi seviyorsa otomatik olarak gelecektir,değil mi? Belki. Aynı zamanda eline daha iyi bir fırsat geçerse gelmemeyi de seçebilir. Bu tamamen size kalmış. Sahibi olarak ona gelmenin isteğe bağlı değil her zaman eğlenceli olduğunu öğretebilirsiniz. Yavru bir köpekle bu çok kolaydır. Sadece üreticinin bıraktığı yerden devam edersiniz. Yavru köpekler genelde günde bir kaç defa beslenir. Bu gün içindeki harcanmaması gereken bir kaç eğitim fırsatıdır da. Fido adını öğrenir öğrenmez işin içinde yiyecek varsa koşarak gelecektir. Bu arada en sevdiği oyuncakla oynamak ya da çevrede olası bir dikkat dağıtıcı unsur varsa küçük bir ödül bisküvisi ile kandırılarak çağırılabilir.Genellikle yavru köpeklerimi diğer köpeklerimle birlikte çağırırım. Dikkatinin kolaylıkla dağılabileceği bu ortam kaçırılmayacak kadar iyi bir fırsattır. Ancak, eşyaları kemirdiğinde ya da halıyı ıslattığında azarlanmalıdır da değil mi? Bana göre hayır. Yavru bir köpek daha sonra yapmasını öğrenmesini istemeyeceğiniz hiç durumda bırakılmamalıdır. Ben yavrularımı diş değiştirme dönemleri bitinceye kadar ev içindeki büyük bir oyun alanında bırakırım. Burada istediklerini yaparlar ve onlara tam ilgi göstermediğim anlarda güvendedirler. Onlarla konuşarak, oynayarak, çağırdığımda geldiklerinde ve daha sonra yapmalarını isteyeceğim bir şeyi yaptıklarında ödüllendirerek bol vakit geçiririm. Olumlu şeyler için ödüllendirilirken olumsuz olanlardan kaçınılmış olur. Yavru bir köpeği istenmeyecek bir şey yapabileceği bir durumda asla bırakmam. Böylece en baştan çağırıldığında gelmenin her zaman iyi birşey olduğunu öğrenir. İkinci adım olarak yavruyu tek başına dışarı çıkarırım. Etrafı koklamaya başlamasını bekler ardından bir ağacın arkasına saklanıveririm. Yavru bir süre sonra nerede olduğumu merak edip panikleyecektir. Sonra ortaya çıkıp onu tatlı bir ses tonuyla yanıma çağırıp ödüllendiririm. Bir iki tekrar genellikle yavrunun dikkatini her durum içinde sürü liderinde tutması gerektiğini ona öğretecektir. Bu yöntem, yavru daha sonra daha bağımsız olduğu dönemlerde güvenilir çağırmalar için faydalı olacaktır. Dışarıdayken erişkinler dahil sık sık köpeklerimi yanıma çağırırım. Bazen yürüyüş sona erdiğinden, bazen eğitim bazen ise canım istediği için. Sonra oyunlarına yine geri dönebilirler. Burada anahtar, köpeği sadece bağlayıp eve götürmek için değil farklı zamanlarda çağırma alışkanlığıdır. Kontrolü bir ortamda diğer köpeklerle sosyalleştirme iyi çağırma alışkanlığının oluşturulmasında etkili bir araçtır. İyi bir eğitim kulübü ağırlığınca altın edecektir. Tasmayla çağırmadan henüz bahsetmedim. Tüm pratik amaçlar için yarışmalar dışında yavru iyi şekilde sosyalleştirilmişse gerekli değildir; fakat bu ideal dünya için geçerlidir. Ne yazık ki her yavru iyi bakılıp sosyalleştirilmemiştir. Zayıf bir başlangıcı düzeltmek için çok çalışmanız gerekebilir. Bekli de doğru şekilde eğitilmemiş erişkin bir köpek almış olabilirsiniz. Bu durumlarda uzatmalı tasmadan yararlanarak güvenilir çağırmalar elde edebilirsiniz. Köpeğiniz çağırıldığında güvenilir bir şekilde gelmiyorsa onu dışarıda salmak pek akıllıca değildir. Başlangıç için diğer insanların üzerine haylaz köpeğinizi salmanın da bir anmalı yoktur. Bu durumlarda uzun bir ip ya da uzatmalı tasma kullanarak köpeğiniz 10’da 10 çağırıldığında gelinceye kadar egzersiz yapabilirsiniz. Bağlı olursa kaçamayacak ve davranışları da kontrol altında olacaktır. Unutulmamalıdır ki başladığınız andan itibaren elde ettiğiniz her olumlu adım için onu ödüllendirmeniz gerekmektedir. Sonunda yeterince sabırlıysanız başarı sizin olacaktır. Köpeğiniz bu hakkı kazanmadıkça onun özgürce koşmasına izin vermeyerek ona haksızlık etmiş olmazsınız. Köpeğinizin serbest dolaşarak bir araba altında kalmasına izin vermeniz ya da engelleyebileceğiniz bir nedenden dolayı bir başkasının ölümüne neden olmanız çok daha büyük bir düşüncesizliktir. Evinizdeki sürünün lideriyseniz (“Dominant Köpek” makalesine bakın) ve köpeğinizle iyi bir bağ kurduysanız “gel” komutuyla fazla bir problem yaşamamanız gerekir. Her zaman davet edici ses tonunuzu ve köpeğin size gelmesinin değeceği bir kişi olmayı aklınızdan çıkarmayın. Daima adil olun ve ne kadar güç olsa da yaptığı hiç bir şey için size geldiğinde onu cezalandırmayın. Size gelmenin eğlenceli ve ödüllendirici olduğunu anlaması gerekmektedir. Böylece çağırıldığında güvenilir bir şekilde gelen bir köpeğe sahip olmanız çok kolaydır. Barbara Colledge ‘ın http://dspace.dial.pipex.com/town/square/tec61/recall.htm ‘sinden çevrilmiştir.

Bazen Köpekler Niçin Bu Kadar Zordur?

Bazen Köpekler Niçin Bu Kadar Zordur?

Konuya zorun tanımını yaparak başlayalım. “Zor” bizim şartlarımızda başa çıkılması ve kontrol edilmesi kolay olmayan durumlardır. İnsanların kişisel yetenekleri ve imkanları onlara farklı güçlü ve zayıf noktalar sunduğundan “zor” kesinlikle öznel bir kavramdır. Amacımız köpekle yaşam üzerine bir kaç laf etmek olduğuna göre insanlar köpekleriyle yaşamlarını paylaşırken genellikle ne tür zorluklarla karşılaşırlara kabaca cevaplar getirebilirsek konuya daha iyi hakim olacağımızı düşünüyorum. Her ne kadar köpekle olan birebir ilişkimiz, ırkın kalıtsal davranış mirası ve çevresel faktörler zor ve kolay olasılığını derecelendirmede ortaklaşa çok önemli etmenler olsa da biz bazılarını görmezden geleceğiz. Köpekle olan ilişkimizin sağlıklı bir temel üzerinde yükselmesi için her şeyden önce ailemize yeni ve talepkâr bir üyenin katıldığını kabullenmek zorundasınız. Köpeklerin istediğimiz zamanlarda kapatma düğmeleri yoktur. Sürü hayvanı olduklarından bizi ait olduğu “bütün” olarak görmek isterler. Bu bütünde rollerin ve beklentilerin yani hiyerarşik düzenin kesin çizgilerle belirgin olması şarttır. Ailenizin bu yeni üyesine kesintisiz, düzenli ve kesinlikle tutarlı zaman ayırması gerekir. Kısaca düşlerimize ulaşmadan önce uykumuzu eğitmemiz izlenecek yoldur. Sorunların büyük bir çoğunluğunun kaynağı da aslında ayrılması gereken zamanın bilinçsiz ve isteksizce verilmesi hatta verilmemesidir. Ayrılan zamanın kalitesi çok önemlidir. Apartmanın çevresinde bir saatlik donuk bir tur yerine yarım saatlik oyun aramızdaki bağları sağlamlaştırmada çok daha büyük bir fırsattır. Aksi takdirde köpeğiniz siz ondan uzaktayken vaktini muhtemelen ayrılığa dayanamadığından uluyarak ve özellikle stres atmak için mobilyaları kemirerek geçirecektir. Sürü hayvanı olduğuna göre yanlız kaldığında ailesini geri çağırması nahoş da olsa doğal olabileceğinden terk edilmediğini bilmesi önemlidir. Ona bahsettiğimiz kaliteli ve yol gösterici birlikteliği sağlamaz ve siz yokken kendi kendine yetmeyi öğretmezseniz köpeğiniz kendi yöntemlerini içgüdüsel olarak kendi belirleyecektir. Köpekler kemirmekten zevk alırlar. Mutluluk hormonu diyebileceğimiz endorfinin salgılanması amacıyla terlikleriniz yerine düzenli olarak ona sağlayacağınız interaktif oyuncaklar içinde bulunduğu durumun stresini büyük ölçüde hafifletebilir. Bu oyuncaklar sert plastikten yapılmıştır ve üzerinde içine en sevdiği yiyeceklerden bir kaç parça koyabileceğiniz küçük delikler vardır. Köpeğiniz gün içinde bu yiyecek parçalarını dışarı çıkarmaya uğraşarak sizsiz zamanlarda kendini meşgul edebilir. Köpeğiniz siz ne olmasına izin verirseniz odur. Erken yaşta sosyalleştirmediyseniz erişkin olduğunda yeterince tanımaya fırsat bulamadığı bazı durumlara karşı güvensiz kısaca saldırgan (çocuklar , diğer köpekler, arabalar vs) ya da temel itaat almadıysa komutlarda güvenilmez olacaktır. Köpeğinizin fiziksel gereksinimlerinin sorumluluğunun bilincinde değilseniz sizin ve eviniz için ayrıca bir yük olacaktır. Taranmadığında düğüm düğüm ve evin her yerindeki tüyler, diş bakımı yapılmadığında dayanılmaz ağız kokusu, tırnakları kesilmediğinde oyun sırasında derinizdeki çizikler hatta kendine verebileceği zararlar ve kısırlaştırılmadığında evdeki karışıklıkların yanı sıra psikolojik değişikler köpeğinizle yaşamı sırf siz üstünüze düşen görevleri yerine getirmemeniz ya da başta aldığınız yanlış kararlar nedeniyle dayanılmaz kılabilir. Bir Chow Chow her gün taranmadığında, bir Shar-pei ya da Bulldog’un derisindeki kırışıklıklar dikkatle temizlenmediğinde, Rottweiler insan ve diğer hayvanlarla sıkı bir şeklide sosyalleştirilmediğinde ya da Alman Çoban Köpeği kendilerine bir görev verilmediğinde başta kendininki olmak üzere hayatınızı oldukça zorlaştırabilir. Sorun olarak görülen tüm bu durumlar aslında üzerine düşeni yapmayan köpek sahibinden kaynaklanmaktadır. Kendinizle başta yaptığınız anlaşmaya uymayacaksanız köpek bakımı zordur. Onların tüylerini taramaktan, salyasından, bazen etrafı devirmelerinden, çağırdığınızda parkta arkadaşlarından kopamamalarından hoşlanmıyorsanız köpek almayın. Yaşamımızı bir köpekle paylaşmamızın tek nedeni onların bu tür şeyler yapabilir olmasıdır. Aynı nedenlerle çocuk yapmaktan vazgeçebilir miydik? Köpekle olan birlikteliğin ortalama 10-12 yıl sürdüğünü göz önüne alırsak sorumluluklarınızı baştan “zor” diye nitelendiriyorsanız bunları yerine getirmediğinizde olacakları en baştan yanlış değerlendiriyorsunuz demektir. Sorumluluklar büyük ölçüde sabır, anlayış ve tecrübe gerektirebilir. Bu da güç bir iştir; ama bu güçlük köpeğinizde neden olduğunuz problemlerin zorluk olarak yaşamınıza yansıtmanızın haklı nedeni değildir.

Köpek Bağlıyken Saldırganlığın Kontrolü

Köpek Bağlıyken Saldırganlığın Kontrolü

En utandıran davranış problemlerinin belki de birincisi bir köpeğin köpeklere, diğer hayvanlara ya da insanlara karşı bağlıyken saldırganlık göstermesidir. Çoğunlukla bu köpekler bağlı değilken aynı saldırganlığı göstermezler. Sahiplerine şaşırtıcı gelmesine rağmen bağlıyken ve değilken arasındaki fark probleme olduğu kadar çözüme de ipucu sağlar. Bağlıyken sergilenen saldırganlıkta köpek sahibinin istemeden verdiği işaretlerin saldırganlığı körüklediğinin ayrımına varılmalıdır. İşte size nedenler: Genellikle köpek kendine güveni gelmeye başladığı erişkinliğe ulaşmadan hemen önce bir köpeğe ya da kişiye hırlar, havlar, üzerine doğru hamle yapar ya da ısırmaya çalışır. Köpek sahibi şaşırır, utanır ve ne yapacağını bilemez. Doğru şekilde kontrol edilmediğinde köpek bu davranışında ısrarcı olur ve işler kötüye gider. Anlaşılacağı üzere köpek sahibi köpeğin bu davranışını tetikleyebilecek her hangi bir durumu önceden kestirmeye başlar. Köpeğinden önce, yaklaşan bir köpeği ya da kişiyi fark ederek köpeği daha kolay kontrol edebilmek için köpek sahibi tasmanın kayışına asılır; vücudunu gerginleştirir ve nefes alışında değişiklik başlar. Köpek kayıştaki ve sahibinin vücudundaki gerginliği fark eder ve onu neyin böylesine endişelendirdiğini bulmak için dikkat kesilir ve nedeni belirlediğinde saldırgan davranış başlar. Saldırı eğitimindeki ilk aşamanın köpeği daha saldırgan bir havaya sokmak için köpeğin ulaşmaya çalıştığı şeye ya da kişiye karşı gergin tasma ve vücut diliyle cesaretlendirildiğini biliyor muydunuz? Bağlıyken saldırganlık durumunda köpek sahibi farkında bile olmadan her şeyi daha da kötü hale getirir. Köpek sadece sahibinden aldığı işaretlere göre tepki vermektedir. Bu problemi aşmak için ne yapabilirsiniz? Temel kuralları şöyle sıralayabiliriz: Eğitin! Köpeğinize kendi kendini kontrol etmeyi ve iyi davranışları teşvik edip ödüllendirebileceğiniz temel itaat kurallarını öğretin. İlk Belirtilere Karşı Dikkatli Olun. Hiç bir köpek tüm hayatını saldırgan bir ruh hali içinde geçirmez. Köpeğiniz sakin ve huzurluyken nasıl, saldırganlaşmaya başladığında nasıl bir vücut dili kullandığına dikkat edin. Kulaklar, baş ve boyun durumuna, göz biçimi ve ifadesine, ağız ve bıyıklardaki değişmelere, kuyruk durumuna ve genel vücut pozisyonuna bakın. Bir problemin başlangıcında müdahale etmek tam bir saldırganlıkla başa çıkmaktan daha kolaydır. Köpeğin Dikkatini Yönlendirin. Bildiği neşeli bir tonla komut vererek dikkatini üzerinizde toplamasını sağlayın. Mümkünse yönünüzü değiştirip durumdan uzaklaşın. Yanınızda köpeği kandırabileceğiniz ödül yiyecekleri ya da oyuncaklar da taşıyabilirsiniz. Köpek hem size ayak uydurmaya çalışıp hem de diğer bir köpeğe kafa tutamaz. Vücut Postürünü ve Ruh Halini Değiştirin. Vücut postürü ruh halini yansıtan bir aynadan başka bir şey değildir. Vücut postürü değiştirilerek ruh hali de etkilenebilir. “Ayağa kalk, gülümse; kendini daha iyi hissedeceksin” tavsiyesi boşuna değildir. Köpeğe nötr ve daha sakin bir pozisyon olan “otur” komutu verip sakince kulaklarını, ağzını ve başını okşayarak onun vücut dilini değiştirebilirsiniz. Burada okşamanızın anlamı onu sakinleştirmek değil (aksine saldırganlığını ödüllendirdiğinizi zannedecektir) varlığınızla ona güven vermektir. Her şeyin kontrolünüz altında olduğuna köpeğin de sizin de inanması gerekmektedir. Unutmayın ki duygusal düzeyinizi bir köpekten daha iyi hiç bir canlı hissedemez. Köpeğin sessizce oturmasını sağlarken köpeğin vücut postürünü de tehdit edici ifadeden uzak tutmaya çalışın. Tasma kesinlikle gergin olmamalıdır. Kendi Nefes Alışınız ve Vücut Dilinize Dikkat Edin. Huzursuzlaştığımızda nefesimizi tutup adalelerimizi gerginleştirdiğimizden normal bir şekilde nefes alıp vermek önemlidir. En kolay yol kendi kendinize şarkı söylemek ya da köpeğe bir şeyler anlatmaktır. Ne kadar aptalca görünürse görünsün bu ikinizi de sakinleştirecektir. Tasmayı Gergin Tutmayın. Unutmayın ki kayışın gergin tutulması saldırgan davranışı pekiştirmektedir. Köpeğe “otur” komutunu verin (gerekirse oturmasına yardımcı olun) ve tasmasını gevşek tutun. Bu köpeğe tam bir özgürlük verdiğiniz anlamına gelmemektedir. Tasmayı gerektiğinde kontrolü hemen ele alacakmış gibi tutun. Köpek ayağa kalkarsa ondan ne istediğinizi ona hatırlatın ve tekrar oturtun. Saldırganlık İle Karşı Saldırıya Tepki Arasındaki Farkı Öğrenin. Pek çok köpek aslında köpek sosyal davranışına göre tamamen normal olmasına rağmen kendine başka bir köpek tarafından kabaca davranıldığında verdiği tepki nedeniyle saldırgan diye anılır. Bu genellikle köpeklerinin diğer köpeğe sadece bir “merhaba” dediğine inanan insanların köpekleri uygunsuz davrandığında olur. Aslında olan tamamen yabancı birinin sizi öpüp kucaklamaya çalışması gibi bir şeydir. Bu kişiyi tokatladığınızda belirli sınırlar içinde haklarınızı korumuş olursunuz. Köpeğinizin diğer köpekleri taciz etmesine izin vermeyin. Hırlaşmak Kan Dökmez. Köpekler arasındaki çok az anlaşmazlık ciddi kavgalara dönüşür. Köpekler birbirlerine hırlayıp ısırmaya çalışmasına rağmen bu tür köpek davranışlarının çoğunun amacının aslında göz dağı vererek bir kavganın önüne geçmek olduğunu unutmayın. Köpeğiniz ses ve vücut dilini de aynı amaçla kullanır. Fiziksel bir mücadele başladığında çoğu köpek çok ciddi yaralar almadan bundan uzaklaşmaya çalışır. Bir köpeğin diğer köpeklere karşı saldırganlığının nedeni çeşitli olabilir. Bazen bu durum tamamen düzeltilemeyebilir. Yine de her köpek belirli bir düzeye kadar gelişme gösterebilir.

Köpeklerin Zekası

Köpeklerin Zekası

Çoğu kişi zekanın düşünme yeteneği ile alakalı bir özellik olduğunu düşünür. Bazıları daha da ileri giderek zekanın problem çözme yeteneği olarak görür. Çoğunluk ise zeki köpeğin komutları en iyi şekilde yerine getiren köpek olduğu konusunda hemfikirdir. Onlar için zeka eğitilebilirliktir. 1950’lerde genetik ve köpek davranışı üzerine yapılan bir araştırmada Dr.John Scott ve John Fuller Beagle, Cocker Spaniel, Basenji, Shetland Çoban Köpeği ve Fox Terrierlerden oluşan beş safkan ve onların melezlerinin davranışlarını 12 yıl boyunca değerlendi. Bu çalışmanın bulguları bazı çok önemli sonuçlar ortaya çıkardı. Bu ırkların her biri verilen davranışta farklı beceri düzeyi sergiledi. Büyük bir labirent kullanılarak yapılan testte Fox Terrier ve Shetlandlar başta düşük puanlar alırken Beagle ve Basenjiler büyük başarı kazandı. Beagle’ların üstün oluşunun ana nedeni gerçekte küçük avların bulunmasında önemli bir özellik olan çevrelerini süratle keşfetme yeteneklerinden gelmekteydi. Basenjiler tamamen farklı bir nedenden dolayı Beagle’larla aynı yüksek başarıyı elde ediyordu. Basenjiler etrafı araştırmada Beaglelar kadar etkili olmasa da bulmacayı çözmede görsel yeteneklerini kullanmışlardı. Normal olarak Beagle ve Basenjilerin Fox Terrier ve Shetlandlardan daha akıllı olduğu sonucu çıkabilir ki bu değerlendirme yanlıştır. Araştırma Fox Terrier ve Shetlandların tekrar sonucu kısa sürede öğrenerek problem çözebilme yeteneğine sahip olduklarını göstermiştir. Beagleların labirent problemlerini daha hızlı çözmeleri onların daha zeki olduğu anlamına gelmemelidir. Tutarlılık arandığında Beaglerlar en arka sıralara düşmektedir. Araştırmadan çıkarılacak en doğru değerlendirme bu ırkların birbirlerinden daha az ya da daha fazla zeki olmadıklarıdır. Çünkü hepsi genetik olarak farklı beceriler gerektiren görevleri yerine getirmek için programlanmışlardır. İnsanla yakın ilişki içinde çalışan pek çok av (tazılar hariç) ve çoban köpeğinin (sürü muhafızları hariç) eğitilebilirlik düzeyi, üretildikleri görevin bağımsız karar verme gereksinimi nedeniyle terrier, spitz ırkları ve iri sürü bekçilerininkiyle kıyaslandığında zekanın gerçek göstergesi olarak algılanabilir. Oysa kim bir terrierin zekasından şüphe edebilir? İri sürü bekçilerinin (Pirene Dağ Köpeği, Kuvasz, Kangal vs) ani kurt saldırılarına karşı çobanının müdahalesini beklemeden inisiyatif kullanması eğitimlerini güçleştiren bağımsız bir keskin zeka göstergesi değil midir? Model köpeğiniz bir Golden Retriever ya da bir Doberman ise tanımadan başka bir ırka sahip olmanız onların gerçek zihinsel potansiyelini değerlendirememeniz anlamına gelebilir. Değerlendirmeniz her ne olursa olsun çamaşır makinesini sizin için boşaltmasa da her köpek güvenilir ve terbiyeli bir dost olacak şekilde eğitilebilir. Bu makalenin bazı kısımları Gary Wilkes’in 1994 tarihli aynı konulu yazısından alınmıştır.

Demek Bir Köpek İstiyorsunuz?

Demek Bir Köpek İstiyorsunuz?

Pek çok insan köpeğiyle geçireceği huzur dolu saatlerin hayalini kurarak planlar yapar. Eğer gerçekten bir köpek almak istiyorsanız hemen karar vermeyin. Yerine kendinize sormanız gereken bir kaç çok önemli soru var. Unutmamalısınız ki ister saf kan isterse de melez olsun her köpeğin farklı enerji düzeyi, karakteri ve fiziksel özellikleri vardır. Bir Boxer, Bulldog ya da Bullmastifi arasında doğru seçim yapabilmeniz için öncelikle kendinizle ilgili öğrenmeniz cevaplar vardır. Dürüst olun. Gerçekte nasıl birisiniz? Nelerden hoşlanırsınız? Atletik misiniz? Açık hava sporları hoşunuza gider mi? Sosyal olarak aktif ya da yoğun çalışan, nadiren evde oturan biri misiniz? Belki de tam düzenini kuramamış sık sık iş değiştiren birisiniz. Kişilik özellikleriniz sahip olmak istediğiniz köpekle ne kadar örtüşüyor? Köpeğinizle günlük ne kadar vakit geçirebilirsiniz? Sabır ve bilgi düzeyiniz de köpeğinizle olan ilişkinizi büyük ölçüde etkileyecektir. Her gün üç kilometre koşan biri için Bulldog nasıl yanlış bir koşu arkadaşı olacaksa bir apartman dairesi için Dalmaçyalı ile uyumlu bir beraberlik de büyük çaba gerektirecektir. Dürüstçe gelir düzeyinizi ve bunun güvenilirliğini sorgulayın. İstediğiniz hayatı yaşamaya başlayıncaya kadar sürekli yaşam şartlarınızda değişiklik olabilir. İş değiştirir, okula ya da askere gider hatta bir apartman dairesine taşınırsanız köpeğinize kim bakabilir? Yiyecek, bakım ve sağlık masraflarının altından kalkabilir misiniz? Köpeğinizle belirsiz bir geleceği paylaşmaya yeltenmeye ne hakkınız var? Gerçek köpek sahipliği bir yaşam ortaklığıdır. Köpeklerin evlerini kaybetmelerinin en önemli nedenlerinin başında yaşam akışımızdaki büyük değişiklikler gelmektedir. Sorumluluğunun bilincinde köpek sahipliğinin aksine köpeklerinden vazgeçen insanlar kişisel nedenlerinin köpekleriyle olan ilişkilerine ağır bastığına inanır. Gerçek bir köpek sahibi muhakkak bir yolunu bulur. Gerçek köpek insanları bu insanların yeni bir işe ya da eve geçtiklerinde bebeklerinden de vazgeçip geçmeyeceklerini merak etmekten kendini alamaz. Köpekler de tıpkı çocuklar gibi tüm yaşamlarıyla bize bağlıdır. Bir köpek almanız köpeğiniz için yaklaşık 15 yıllık bir bağlılık anlamına gelir. Doğru şeklide eğitildiğinde size karşılıksız sevgi ve sadakatle bağlanacaktır. Gerçekten hazır değilseniz köpeğinizin sonunun bir hayvan barınağında olması ne yazık ki sık rastlanan bir şeydir. Her yıl uyutulan binlerce köpeğin duyarsız sahiplerinden biri olup çıkarsınız. Köpek sahibi olmak duygusal ve mantıksal olgunluk ister. Rüya köpeğiniz ilkinde size bağlanmışken ömrü boyunca elden ele beş ev daha gezmemelidir. Sabırlı olun. Yaşam tarzının henüz hazır değilse de kesinle olacağı günler gelecektir. Kerrin Winter, “Are you ready for your first puppy?” adlı makalesinden adapte edilmiştir. http://www.dogzone.com/reading/ready.htm

MARS K9 KÖPEK OKULU
WhatsApp'ta bizimle sohbet ediniz...
  • Rasim TEKİN